21 Kasım 2009 Cumartesi

İnsanları Öldürüp Parfüm Yaptılar- Ve "Koku" Romanı Gerçek Oldu


Edebiyattan bahsedenler( edebiyatçılar, yazarlar...vs. ) genelde onun "hayat"la ne kadar iç içe olduğunu- ve hatta bazen hayatın ta kendisi olduğunu- anlatmak için Goethe'nin "Genç Werther'in Acıları"nı örnek verirler.
Edebiyat o denli hayattandır ve o denli "hayat"tır ki, bu kitap yazıldığı vakit, kitabı okuyan pek çok genç intihar etmiştir. Eğer bu örnek abartılı geliyorsa, burada, Murat Kekilli'nin "Bu Akşam Ölürüm" adlı şarkısının çıktığı dönemde, şarkıyı dinleyen pek çok kişinin de intihar ettiğini, her gün kanallarda ( Ben Reha Muhtar'ın programını hatırlıyorum daha çok.) zavallı Kekilli'nin şarkıyı yaptığı için neredeyse "katil" ilân edildiği günleri de hatırlayalım.
Bu örneğe muhakkak ki katılıyorum; çünkü pek çok roman, pek çok şiir ve pek çok yazarın şekillendirdiği, yoğurduğu bir bünyeyim ben.
Ve bir diğer misal: Hocam Fatih Andı'nın "Roman ve Hayat" adlı, bence roman üzerine yazılmış en güzel kitap olma özelliğindeki eserinde, romanın insanı ne denli değiştirdiği üzerinde durur. ( Burda da biraz bahsetmek niyetindeydim; ama şimdi, birkaç satırla yetinmek yerine ona ayrı bir yazı yazmak gerektiğini düşünüverdim.)

Roman, muzır bir türdür ve insanı değiştirir mutlaka. Bu, tüm kitaplar için geçerlidir, tüm türler için düşünülebilir; fakat, roman ortaya çıkışından bugüne hiçbir türün yapamayacağı ölçüde, içine girdiği toplumu kendisine benzetmiştir.

Edebiyat mı hayata benzer, hayat mı edebiyata sorusunun ikinci aşaması, "hangisi diğerini dönüştürüyor"dur. Bugüne dek, hayatın edebiyatı dönüştürdüğünü düşünmekteydim eni konu. Bugün okuduğum bir haberse, fikrimi bir anda değiştirdi.

Hani bazı romanların gerçekleşeceğini düşünürdüm de, "Koku" gibi gerçekleşmesi pek de mümkün olmayan bir romanın "gerçeğe dönmesi", beni edebiyatın gücü hakkında dehşete düşürdü( Tabii ki uyduruyorum; edebiyatın bu kadar güçlü olduğunu bilmek, beni- bu mesleği seçtiğim için- gizli bir gurura sevk etti. İnsan kendisini beğenmek için sık sık bir bahane yaratır.).
Bugün haberlerde izledim: Onlar da,"Koku, gerçek oldu. " şeklinde verdiler haberi. Peru'da bir grup insan avcısı, insanları, yağlarını ve kokularını elde etmek için öldürüyorlarmış. Bu çete, öldürdükleri insanların şişelere doldurdukları yağlarıyla ortaya çıkarılmış!

Daha da fenası, çetenin bu yağları- daha önce- büyük kozmetik firmalarına "şişesi on beş bin dolara" ( Yüz elli bin dolar mıydı yoksa?) sattığına dair ciddi şüpheler var.
Hiç aklımıza gelir miydi böyle bir romanın bile gerçek olacağı?

Haberin bağlantısı:


Bu noktada, edebiyatın insanlara iyi örnek olması gerektiği görüşüne ilk kez bir nebze de olsa katılıyorum. Diğer yandan, insanlara örnek olacağım diye, bu sonuçları bilsem de, yine de bu romanı yazardım gibi geliyor.

Resim Kaynak: Superonline. net














0 Yeni fikir:

Yorum Gönder