7 Mart 2011 Pazartesi

NÂZIM BANA SESLENİR GİBİ: "BÜYÜK İNSANLIK"


   Güzel şeylerden bahsedelim bugün.

   Bir ay öncesini hatırlayalım. Biliyorsunuz, bir ses kaydı ortaya çıkmıştı ve bu bantta Nâzım Hikmet şiirlerini okuyordu. Bu yeni çıkan bant kadar heyecan verici bir ayrıntı da, Nâzım'ın daha önce bilinmeyen iki şiirinin de kayıtta yer alıyor olmasıydı.
   Sonradan öğrendiğimize göre, Bedri Rahmi Eyüboğlu tarafından 1961'de gerçekleştirilmişti bu kayıt (Şair, 1965'e kadar yasaklı kaldı) ve bin bir tembihle, kimseye verilmesin diye oğlu Mehmet ve gelini Hughette'e bırakılmıştı. Aile de Nâzım'ın yasaklı olduğu seneler boyunca kayıttan kimseye bahsetmemiş, ancak bu günlerde Eyüboğlu'nun yayın hakları sahibi İş Bankası Kültür Yayınları'na söz etmiş; onlar da büyük bir heyecanla hemen kaydı yayımlamak istediklerini aileye iletmişlerdi (Hangi yayıncı heyecanlanmaz ki?). Kayıt öyle saklanmıştı ki, evin içinde bulunması bile bir hafta sürdü.1 Buradaki bir sorun da şuydu: Nâzım'ı yayımlama hakkı da Yapı Kredi Yayınları'ndaydı. O zaman bu kaydı kim yayımlayacaktı? İki yayınevi de kitabın hakkını birbirine devredip o onurdan mahrum kalmamak için birleştiler ve Türkiye'de pek örneği görülmemiş şekilde, kitap ülkenin en büyük iki yayınevi tarafından "ortak" yayımlandı. Kitap geçen ay çıktı; ancak ben bilerek kitabı aldığım bu günlerde size bahsedebiliyorum.
  
   Bin bir heyecanla aldığım bu kitapta iki yayınevinin de logosunu görmek beni mutlu etti. Başka bir ayrıntı var ki, Notos'un kitapları dışında hiçbir kitapta böylesine özenli bir tasarım görmemiştim. Kitabın sert kapağı, içinden çıkan cd, cd'nin üstü, içinde yer alan, Nâzım'ın annesi Celile Hanım tarafından çizilen portre, kitap sayfaları bana: "Böyle kitaplar yayımlanabiliyorsa biz normalde kitap diye bildiğin kâğıda para veriyormuşuz." dedirtti. Bu sebeple, ilk bakışta dahi fark edilebilen özenleri için, bir Nâzımsever olarak iki yayınevine de teşekkür ederim. Portreden bahsetmişken, bu portrenin de Bedri Rahmi'ye verildiğini ve ilk kez bu kitapta görüldüğünü not düşeyim.
  
   Cd'yi dinlemeye başladığınızda önce Bedri Rahmi'nin "Yalnız patırtı yapma şimdi" sesi duyuluyor. Ve Rahmi, "Mor" şiirini okumaya başlıyor. (Kaydın güzel yanı da iki şairin sesini aynı anda duyurması olsa gerek) Bunun sebebi, yasaklı olan Nâzım'ın bu kaydı bir gün bulunursa imha edilmesini önlemek. Polis baskın yaptığında, kasetten Bedri Rahmi'nin sesini duyacak ve böylece kayıt korunabilecek. Sonra da Nâzım sırayla 58 şiirini okuyor. Arada konuşmalarını da duyuyoruz (En heyecan duyduğum kısım). "Başlayayım mı Üstat" diyor şair, diğer edip de "Başla Reis" diyor sonra. Nâzım bir ara yoruluyor ve sıradaki şiir uzun olduğu için biraz dinlenmek istediğini söylüyor. Kaydın sonunda bir söyleşi de bulunuyormuş; ancak bu söyleşi Fransızca olduğu için cd'den çıkarılmış (Bence konmalıydı). Ve bu söyleşiyi Türkçeye Ali Berktay çevirmiş, kitabın son kısmında okunabilir.
  
   Tahmin edileceği üzre, ben cd'yi dinlediğimde heyecandan elim ayağıma karıştı. Yıllarca sevdiğim, şiirlerini okumuş olmaktan gurur duyduğum Nâzım ve biricik "Karadut"umun şairi Bedri Rahmi'nin sesini dinlemek, onların yanı başındaymışım yanılsamasını verdi ve gözlerim doldu. İçim dolu dolu dinledim cd'yi. Nâzım'ın bariton ve kendine has sesi, kimi harflere bastıran, bir hatip gibi söylediği "i"ler, "gülüm"ü en güzel söyleyen, normaldeki iddialı, baskın karakterine rağmen oldukça naif söyleyişi şaire daha yakın hissettirdi. Artık Nâzım yalnızca tarihten sevdiğim biri değil benim için.
   Nâzım ve Eyüboğlu bu kaydı her ne kadar Nâzım'ın sesinin Vera'ya kalması için yapmış olsalar da, bizim için böylesine mühim bir tarafı var işte. Bunun için belki de tüm yazarlar gelecekteki okurlarına seslerini bırakmalılar.
  
   Nâzım'ın "Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden" dizesiyle başlayan ve ilk kez ortaya çıkan şiiri ve yine harika bir "Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak" dediği, Türkçede ilk kez yayımlanan şiiri, diğer tüm şiirleri gibi yüklü, muazzam. Şaşırtmıyor. Bunları ilk kez şimdi okumak da şair sanki bugün yazmış gibi bir heyecan yaratıyor doğrusu. Bir tek "Vera'nın Uykudan Uyanışı" adlı, güzel bir kadının bileklerini izlediğimiz, puslu bir Rus tablosuna bakarmış izlenimi veren güzel şiiri okurken yadırgadım şairi. Çünkü ben bu şiiri içimden hep başka okurdum, öyle anlam kazanırdı. Ve ne tuhaf değil mi, şairine şiiri yakıştıramadım okuyuşta.

    Daha önce Hıfzı Topuz'un kayıtlarından Nâzım'ın sesine ulaşmıştık, biliyorsunuz. Kitapta öğrendiğimiz ayrıntıya göre, şairin yakın arkadaşı Hıfzı Topuz ve Güzin Dino'nun bile bu kayıttan haberi yokmuş. Nâzım denince bugün akla gelen M.Melih Güneş de bilmiyormuş. Yani tek şaşıran biz değiliz. Televizyonda bu kaydı anlatan Melih Güneş, yıllardır Nâzım'ın yabancı kaynaklarda söz edilen bir iki şiirini bulmaya çalıştığını, birini bu kayıtta bulduğuna çok sevindiğini (Üstelik o şiirler bulunsa bile Türkçeye çevrilecek, özünü kaybedecekti, bu has be has Türkçe; daha kıymetli), sırada bir şiir daha bulma hedefi olduğunu söylemişti. Edebiyat adına bu senenin en önemli olaylarındandı bu kaydın bulunması şüphesiz. Editörleri Melih Güneş ve Rûken Kızıler'e de teşekkür edelim özenlerinden dolayı yeri gelmişken.

     Kitabın, yüksek kalitesine rağmen herkese ulaşsın diye 14 liraya satıldığını söylüyor Raşit Çavaş. 2 İlk baskıda beş bin adet basılmış ve hedef de elli bin. Ocak ayında 30 bin satan kitabın baskıları tükenince şubatta 10 bin adet daha basılarak beşinci baskısını yaptı. Elbette Türkçenin en büyük şairlerinden Nâzım'ın kitapları milyonlarca satılmalı, her evde bulunmalı. Evinizde hiç Nâzım kitabı yoksa ve yeni okumaya başlayacaksanız bu kitabı almanız şahane olur.
  
   Bu ay, "Sözcükler" dergisinde de Nâzım'ın daha önce Türkçe yayımlanmamış bir yazısı ilk kez yayımlandı. Ve hatta şairin bildiğimiz doğum tarihinin yanlış olduğunu, gerçekteki doğum tarihini de öğrendik yakınlarda.
  
   Bu yıl, ondan çok haber alıyoruz, şanslıyız kısacası. Bir de, onu yalnız bir ideolojinin sözcüsü olarak gören, bundan dolayı yeren ya da sahiplenen insanlardan çıkıp şair yönünü unutmasak, önyargıları kırsak ve herkes, bir kez olsun onun şiir sesini duyabilse; bu yıldan daha ne isterim?
  
   Eşi Vera'ya bu kayıt için söylediklerini ekleyerek bitirelim yazıyı, çünkü ben daha güzel bir söz edemem:

"Sana tüm şiirlerimi banda kaydedeceğim. Yaşamımın tüm sesi seninle kalsın. Sonra Türkiye'ye de ver bu sesi. Bizim barışmamız ölümümden sonra olacak. Ülkeme dönmek için ölmek zorundayım."
   Oysa ölmesi yetmedi.


1.  “Büyük İnsanlık Kendi Sesinden Şiirler”, Yapı Kredi Yayınları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s.IX
2.  http://www.hurriyetdailynews.com/n.php?n=nazim-hikmet8217s-longtime-secret-reveals-2011-01-16

2 Yeni fikir:

Mehmet Bilgehan Merki dedi ki...

Çok etkili ve duygulu bir anlatım. teşekkürler, sevgiler. Kaynağı gösterYazdır?1 Bu Yorumdan |Alıntı Yap|

Özge dedi ki...

@Mehmet Bilgehan Merki

Ben teşekkür ederim. Sevgiyle. Kaynağı gösterYazdır?1 Bu Yorumdan |Alıntı Yap|

Yorum Gönder